mercredi 14 janvier 2009
mardi 13 janvier 2009
lundi 12 janvier 2009
KARAR
Umutsuzluk, kaybetmenin verdiği ızdırap, son nağmeler şarkısını hatırlatan melodilerin, daha da pekiştirdigi hüzün, boşluk; içine alıp yutabilen boşluk, uçsuz bucaksiz, sonu başı belli olmıyan, sınırsız yalnızlık… Sonra, bir yerlerden kendini hissettirmeye çalışan, su üstüne çıkmaya çabalayan duygular.Yaşanmış anıların, güzel anların, tılsımlı sözcüklerin kullanıldığı, manalı, yumuşacık, ince hislerin yoğurduğu cümlelerin kıpırdanışı ve kararsızlık ! Yüreğin şüpheye düştüğü an !
Sorular, suallerde başladımı; umutların ve beklentilerin gerçekleşme oranının hafiflediği, gitgide, yavaş yavaş, tatlı hayallere daldırdığı gibi, inceden inceye geldiği gibi giden, "O" an! Güven vermek ve güven almak ! Bütün sorun burada. Ama, ne yazık ki, yazıldığı gibi iki kelimede bitmiyor. Güven nasıl alınır, nasıl verilir? Yine sorularda noktalanıyor. Oysa; güven ne verilir, nede alınır. Yalnızca kazanılır ! Evet; kazanılır! Yaşanılan, paylaşılan acı, tatlı, hoş, sıkıntılı, karamsar tecrübelerle…
Güven; hayatın her safhasında hazırladığı suprizler sırasında yapılan, verilen, söylenilenlerle kazanılır. Belki yavaş yavaş mayalanarak, belki birden, belki de uzun uzun, sindire sindire yerleşir yüreklere ve usul usul oluşur .
Kaybetmesi çok kolay, ama kazanması çok zordur, hele kıvamında tutulması, bayağı bir çaba gerektirebilir. Güveni beslemek, büyümesine yardım etmek lâzımdır. Ne yazık ki ; yapmacıkla, hileyle, yalanla sakat beslenmiş güven, yaşayamaz ; ölüme mahkumdur. Yavaş yavaş, usul usul ölürken, diğer duyguları da zehirler, akibinde götürür. Hastalık halini aldığında, bütün yaşanmış güzellikler, hoş anlar, mutluluk dolu gülümseyişler, dizi dizi mısralar, güvensizligin gölgesinde; bitmeyen tükenmeyen sorulara maruz kalırlar. Bir an gelip tamamen, içerikleri değişmiş bir şekil aldıklarında, kolaylıkla sarfedilen zehirli oklara dönüşürler. Acı vermek için kullanılacak sözcükler, kalpten gelen haykırışlarda; verdikleri acıyı, yürek yanışını, kahrolmanın verdiği çaresizlik patlamalarında; volkandan fırlayan lavlarin yakıcılığıyla akar gider. Durdurulamaz artık; yanar, akar, yakar gider.
Ta ki boşalana, bitene ve uyuşuncaya kadar. Yine yalnızlık, boşluk, hissizlik, bitkinlik, uyuşukluk… Ve karar !
Işte burada duralım; çünki ben karar veremedim, aldığım, içinde yaşadığım, yıprandığım, bittiğim halde « karar »ımı veremedim.
Verdiğimde ise alınmadı !
vendredi 9 janvier 2009
La Neige
Depuis lundi 5 janvier un gros nuage polaire est resté suspendu au-dessus de notre tête.
On a commencé par déneiger pour finir par glisser sur la patinoire!
4 jours après, la température est restée coincée dans les négatifs!
Tout les matins 15 minutes de soins intensifs pour la voiture!
Bon courage à vous toutes et tous pour ce week-end glacé que je vous souhaite de passer sous la couette.